Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
vadideki zambak (balzac, realist fransız)
vadideki zambak’, balzac’ın olgunluk çağının en önemli eserlerinin başında gelir. kocasıyla mutlu olmayan ama ona ihaneti de insana saygı açısından kendine yalkıştıramayan henriette ve cocukluğunun bütün acılarını onun dizinde bir ana sevgisiyle karışık huzur içinde gideren felix, çağlar boyunca insani sevgilere ve fedekarlıklara örnek olacak karakterlerdir. romanın olayları 1801-1836 yılları arasında geçer. eser, köy hayatı sakinleri arasında yer alırsa da kahramanları sadece birer köylü değildir... aynı zamanda, balzac’ın cocukluğunda çektiği acıların ve yıkıntıların bütün izlerini bu romanda göreceksiniz.
özet:
.....Evi için cimridir, isteseydim, benim için varını yoğunu harcayabilirdi. Bunun tersi olmalıydı: Benim Hiçbir şeye ihtiyacım yok, ama evinin masrafı ağır. Günleri mutlu geçsin diye anne olacağımı da düşünmeden, belki de beni kurbanı olarak görmeye alıştırdım onu; ben ki, aşağılık bulduğum bir rolü oynayacak kadar alçalabilseydim, bir iki nazlanmayla onu bir çocuk gibi yönetebilirdim. Ama evin iyiliği bir adalet heykeli gibi sakin, ağırbaşlı olmamı gerektiriyor, bununla birlikte benim de dışarıya açık olan, seven bir ruhum var!........
.....Elinde yeşil bir hurma dalıyla, yaşama ilenç yağdıranları avunmuş olarak ona getirerek büyük Yargıç’ın karşısına çıkan yaratık, acılarını hazza çevirmiş bir yaratıktır. Acılarım ailenin mutlu olmasına yarıyorsa, bunlara acı denilebilir mi? .....
......Fazlasiyle mutluyum, dedi bana; benim için mutluluk bir hastalık gibidir, ezer beni, hem de bir düş gibi uçup gitmesinden korkarım...................
.......Acı sonsuzdur, sevincin sınırları vardır.....
.......Acılarıma yeni acılar eklemeyin hepsini bilmiyorsunuz! En gizlileri bastırılmaları en güç olanları. Kadın olsaydınız Hiçbir şeyi düzeltmeyen, ama her şeyi düzelttikleri sanılan özenlerin konusu olduğunu gördükçe, bir mağrur ruhun nasıl tiksintiyle karışık hüzünlere kapıldığını anlardınız. Birkaç gün pohpohlanacağım, yapılan haksızlık bağışlattırılmak istenecek. O zaman en akla uymaz istekleri bile kabul ettirebilirim. Bu düşüş her şeyin unutulduğuna inanıldığı gün sona eren bu okşayışlar, beni alçaltıyor. Efendisinin iyiliklerini yalnız onun kusurlarına borçlu olmak.......
.......Bazı kadınlar geçici isteklerini doyurmak için, geçici bir zevki yeryüzünde başlayıp gökyüzünde sürmesi gereken bir aşk durumuna getirmek için ne hain bir sanatla çalışırlar bilemezsiniz. Sizi bırakacakları gün, seviyorum sözünün aşklarını suçsuz gösterdiği gibi, artık sevmiyorum sözünün de terkedişi haklı gösterdiğini, aşkın buyrultuya bağlı olmadığını söyleyeceklerdir. Saçma öğreti, dostum! İnanın, gerçek aşk ölümsüzdür, sonsuzdur, hep kendi kendine benzer; eşittir, arıdır, şiddetli kanıtları yoktur; saçları ağarır, gönlü her zaman geçtir..........
.....Yüksek çevreye girip çıkan, zevklerle, boş duygularla yaşayan bir kadın, yarı-bozulmuş bir kadındır, sizi de bozacaktır. Ruhunda her zaman egemen olacağınız, arı, içine kapanık yaratığı orda Hiçbir zaman bulamıyacaksınız. Ah! Sizi sevecek olan kadın yalnız olacaktır: en güzel şenlikleri bakışlarınız olacak, sözlerinizle yaşıyacaktır. Bu kadın da sizin için bütün dünya olsun, çünkü siz onun için her şey olacaksınız; sevin onu, onu kederle de rakiplerle de karşılaştırmayın, kıskançlığını körüklemeyin. Sevilmek, anlaşılmak en büyük mutluluktur, dostum, bu mutluluğu tatmanızı dilerim, ama ruhunuzun çiçeğine leke sürmeyin, sevgilerinizi yerleştirdiğiniz yüreğe güveniniz olsun. Bu kadın Hiçbir zaman kendi kendisi olmıyacaktır, Hiçbir zaman kendi kendini düşünmeyecek, hep sizi düşünecektir; Hiçbir konuda sizinle çekişmeyecek, kendi çıkarlarına Hiçbir zaman kulak asmayacak, sizin görmeyeceğiniz yerde, kendisini bekleyen tehlikeleri unutacağı yerde, size yaklaşan tehlikeyi sezmesini bilecektir; sonra, acı çekerse, hiç dert yanmadan çekecek, kendini şuh göstermeye çalışmayacak, ama sizin kendisinde sevdiğiniz şeye saygı gibi bir şeyler duyacaktır. Bu aşka karşılık verin, onu aşarak karşılık verin.....
......Soylunun yükü ağırdır.....
......Çatalımı bıçağımı kendi eliyle koymak hakkını kazanmak için binlerce kurnazlığa başvuruyordu; sonra yemeğimi veriyordu, davranışlarında nasıl bir sevinç taşkınlığıyla, nasıl bir kırlangıç inceliğiyle, yanaklarında nasıl bir allıkla, sesinde nasıl titreyişlerle, nasıl bir vaşak sevgisiyle!.....
.........Hemen hepimiz sabahleyin, dünyayı avucumuzda tutarak, yüreğimiz aşka susamış olarak yola çıkarız; sonra, zenginliklerimiz acı deneylerden geçtiği zaman, insanlara, olaylara karıştığımız zaman, her şey farkına bile varılmadan, yavaş yavaş küçülür, yığın yığın küller arasında azıcık altın buluruz. İşte yaşam! Olduğu gibi yaşam: büyük savlar, küçük gerçEkler..
..........Sizin için bir daha doğamayacak düşünceler, sevinçler var. İyi bilin, Hiçbir kadın yüreğinizde bir ölüye sürtünmek istemeyecektir. Sizi dindar bir acımayla sevmemi rica ediyorsunuz: işte bu güzel; ama çekilmezsiniz, sizi seven kadına dayanılmaz kaygılar veriyorsunuz.........
........Sandığınız kadar budala değiliz: sevdiğimiz zaman, seçtiğimiz adamı her şeyin üstüne koyarız. Üstünlüğümüze inancımıza yol açan şey, aşkımıza da yol açar. Bizi pohpohlarken siz kendi kendinizi pohpohluyorsunuz. Kibar çevrede kalmayı, kadınlarla düşüp kalkmanın sevincini tatmayı çok istiyorsanız, bana bütün söylediklerinizi özenle saklayın onlardan, çünkü; ne aşklarının çiçeklerini kayalara serpmekten hoşlanırlar, ne de hasta bir yüreği sarmak için sevgilerini cömertçe harcamaktan. Bütün kadınlar yüreğinizin kuruluğunun farkına varır, siz de hep mutsuz olursunuz. Size bunları söyleyecek kadar içten davrananları, bugün sadık dostunuz olduğunu söyleyen kadının yaptığı gibi kin duymadan, dostluğunu sunup da öyle ayrılacak kadar iyi olanları pek azdır.
Tarih: 2016-03-02 01:55:46 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Vadideki zambak Nedir
vadideki zambak’, balzac’ın olgunluk çağının en önemli eserlerinin başında gelir. kocasıyla mutlu olmayan ama ona ihaneti de insana saygı açısından kendine yalkıştıramayan henriette ve cocukluğunun bütün acılarını onun dizinde bir ana sevgisiyle karışık huzur içinde gideren felix, çağlar boyunca insani sevgilere ve fedekarlıklara örnek olacak karakterlerdir. romanın olayları 1801-1836 yılları arasında geçer. eser, köy hayatı sakinleri arasında yer alırsa da kahramanları sadece birer köylü değildir... aynı zamanda, balzac’ın cocukluğunda çektiği acıların ve yıkıntıların bütün izlerini bu romanda göreceksiniz.
özet:
.....Evi için cimridir, isteseydim, benim için varını yoğunu harcayabilirdi. Bunun tersi olmalıydı: Benim Hiçbir şeye ihtiyacım yok, ama evinin masrafı ağır. Günleri mutlu geçsin diye anne olacağımı da düşünmeden, belki de beni kurbanı olarak görmeye alıştırdım onu; ben ki, aşağılık bulduğum bir rolü oynayacak kadar alçalabilseydim, bir iki nazlanmayla onu bir çocuk gibi yönetebilirdim. Ama evin iyiliği bir adalet heykeli gibi sakin, ağırbaşlı olmamı gerektiriyor, bununla birlikte benim de dışarıya açık olan, seven bir ruhum var!........
.....Elinde yeşil bir hurma dalıyla, yaşama ilenç yağdıranları avunmuş olarak ona getirerek büyük Yargıç’ın karşısına çıkan yaratık, acılarını hazza çevirmiş bir yaratıktır. Acılarım ailenin mutlu olmasına yarıyorsa, bunlara acı denilebilir mi? .....
......Fazlasiyle mutluyum, dedi bana; benim için mutluluk bir hastalık gibidir, ezer beni, hem de bir düş gibi uçup gitmesinden korkarım...................
.......Acı sonsuzdur, sevincin sınırları vardır.....
.......Acılarıma yeni acılar eklemeyin hepsini bilmiyorsunuz! En gizlileri bastırılmaları en güç olanları. Kadın olsaydınız Hiçbir şeyi düzeltmeyen, ama her şeyi düzelttikleri sanılan özenlerin konusu olduğunu gördükçe, bir mağrur ruhun nasıl tiksintiyle karışık hüzünlere kapıldığını anlardınız. Birkaç gün pohpohlanacağım, yapılan haksızlık bağışlattırılmak istenecek. O zaman en akla uymaz istekleri bile kabul ettirebilirim. Bu düşüş her şeyin unutulduğuna inanıldığı gün sona eren bu okşayışlar, beni alçaltıyor. Efendisinin iyiliklerini yalnız onun kusurlarına borçlu olmak.......
.......Bazı kadınlar geçici isteklerini doyurmak için, geçici bir zevki yeryüzünde başlayıp gökyüzünde sürmesi gereken bir aşk durumuna getirmek için ne hain bir sanatla çalışırlar bilemezsiniz. Sizi bırakacakları gün, seviyorum sözünün aşklarını suçsuz gösterdiği gibi, artık sevmiyorum sözünün de terkedişi haklı gösterdiğini, aşkın buyrultuya bağlı olmadığını söyleyeceklerdir. Saçma öğreti, dostum! İnanın, gerçek aşk ölümsüzdür, sonsuzdur, hep kendi kendine benzer; eşittir, arıdır, şiddetli kanıtları yoktur; saçları ağarır, gönlü her zaman geçtir..........
.....Yüksek çevreye girip çıkan, zevklerle, boş duygularla yaşayan bir kadın, yarı-bozulmuş bir kadındır, sizi de bozacaktır. Ruhunda her zaman egemen olacağınız, arı, içine kapanık yaratığı orda Hiçbir zaman bulamıyacaksınız. Ah! Sizi sevecek olan kadın yalnız olacaktır: en güzel şenlikleri bakışlarınız olacak, sözlerinizle yaşıyacaktır. Bu kadın da sizin için bütün dünya olsun, çünkü siz onun için her şey olacaksınız; sevin onu, onu kederle de rakiplerle de karşılaştırmayın, kıskançlığını körüklemeyin. Sevilmek, anlaşılmak en büyük mutluluktur, dostum, bu mutluluğu tatmanızı dilerim, ama ruhunuzun çiçeğine leke sürmeyin, sevgilerinizi yerleştirdiğiniz yüreğe güveniniz olsun. Bu kadın Hiçbir zaman kendi kendisi olmıyacaktır, Hiçbir zaman kendi kendini düşünmeyecek, hep sizi düşünecektir; Hiçbir konuda sizinle çekişmeyecek, kendi çıkarlarına Hiçbir zaman kulak asmayacak, sizin görmeyeceğiniz yerde, kendisini bekleyen tehlikeleri unutacağı yerde, size yaklaşan tehlikeyi sezmesini bilecektir; sonra, acı çekerse, hiç dert yanmadan çekecek, kendini şuh göstermeye çalışmayacak, ama sizin kendisinde sevdiğiniz şeye saygı gibi bir şeyler duyacaktır. Bu aşka karşılık verin, onu aşarak karşılık verin.....
......Soylunun yükü ağırdır.....
......Çatalımı bıçağımı kendi eliyle koymak hakkını kazanmak için binlerce kurnazlığa başvuruyordu; sonra yemeğimi veriyordu, davranışlarında nasıl bir sevinç taşkınlığıyla, nasıl bir kırlangıç inceliğiyle, yanaklarında nasıl bir allıkla, sesinde nasıl titreyişlerle, nasıl bir vaşak sevgisiyle!.....
.........Hemen hepimiz sabahleyin, dünyayı avucumuzda tutarak, yüreğimiz aşka susamış olarak yola çıkarız; sonra, zenginliklerimiz acı deneylerden geçtiği zaman, insanlara, olaylara karıştığımız zaman, her şey farkına bile varılmadan, yavaş yavaş küçülür, yığın yığın küller arasında azıcık altın buluruz. İşte yaşam! Olduğu gibi yaşam: büyük savlar, küçük gerçEkler..
..........Sizin için bir daha doğamayacak düşünceler, sevinçler var. İyi bilin, Hiçbir kadın yüreğinizde bir ölüye sürtünmek istemeyecektir. Sizi dindar bir acımayla sevmemi rica ediyorsunuz: işte bu güzel; ama çekilmezsiniz, sizi seven kadına dayanılmaz kaygılar veriyorsunuz.........
........Sandığınız kadar budala değiliz: sevdiğimiz zaman, seçtiğimiz adamı her şeyin üstüne koyarız. Üstünlüğümüze inancımıza yol açan şey, aşkımıza da yol açar. Bizi pohpohlarken siz kendi kendinizi pohpohluyorsunuz. Kibar çevrede kalmayı, kadınlarla düşüp kalkmanın sevincini tatmayı çok istiyorsanız, bana bütün söylediklerinizi özenle saklayın onlardan, çünkü; ne aşklarının çiçeklerini kayalara serpmekten hoşlanırlar, ne de hasta bir yüreği sarmak için sevgilerini cömertçe harcamaktan. Bütün kadınlar yüreğinizin kuruluğunun farkına varır, siz de hep mutsuz olursunuz. Size bunları söyleyecek kadar içten davrananları, bugün sadık dostunuz olduğunu söyleyen kadının yaptığı gibi kin duymadan, dostluğunu sunup da öyle ayrılacak kadar iyi olanları pek azdır.
Tarih: 2016-03-02 01:55:46 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx